İran sınırları içinde yer alan Güney Azerbaycanlı şair Muhammed Hüseyin, şiirlerinde "Şehriyar" mahlasını kullanır. 1906'da İran'ın Tebriz şehrinde doğmuş, 1988'de vefat etmiştir. Şiirlerini Azerbaycan Türkçesinde ve Farsça ile yazmıştır.

Babası avukattı. İlk öğrenimini doğduğu şehirde tamamlayan şair, Medrese-i Talibiye'de aldığı Arapça ve Arap Edebiyatı eğitiminin yanı sıra, Fransızca da öğrendi. 1921 yılında Tahran'a giderek Dar-ül Fünun okulunda tıp eğitimi almaya başladı. 1924 yılında aşkının peşinden Horasan'a gitti. (Bazıları aynı kıza aşık olan üst düzey bir devlet görevlisi tarafından sürgüne gönderildiğini ileri sürer.) 1935 yılında Tahran'a geri dönerek İran Ziraat Bankasında çalışmaya başladı.

Şehriyâr 1929 yılında önsözünü dönemin bilinen şairlerinden olan Bahtiyar, Nafisi ve Muhammed Tagi Bahar'ın yazdığı ilk şiir kitabını yayınladı. Şiirlerinde şair Hafız, Sadi, Fuzuli, M.P. Vaqif, Mirza Elekber Sabir gibi şaiirlerden etkilenmeler mevcut olan şair, ana dilinde kaleme aldığı Haydar Babaya Selam şiiri ile İran, Türkiye'de ve Sovyetler Birliğindeki Türk Cumhuriyetlerinde de büyük bir üne kavuştu.

1951 yılında Haydar Babaya Selam şiir kitabını yayımladı. (Haydar Baba, köyünün üstünde kurulu olduğu tepenin adıdır.)

Şehriyâr, o zamanki çok aydın gibi İran'da 1979 yılında yapılan İslam devrimini destekledi... Tahran'da Mehr hastanesinde akciğer iltihabı ve kalp yetersizliğinden 1988 yılında vefat eden şairin ölüm günü, O'nun anısına, İran'da Milli Şiir Günü olarak kutlanmaktadır.

Şehriyâr, neredeyse bütün gelişmekte olan ülkelerde görülen eğitimdeki niteliksizlik ve mankurtlaştırma-sömürgeleştirme sürecine dikkatimizi çekiyor. Bu süreci gören bir aydın ve sanatçı olarak milleti uyanmaya ve çocuklarının nasıl terbiye edildiğini görmeye çağırıyor. Az gelişmiş profesörlerden, eğitim sisteminin tıkanan yönlerine kadar birçok aksaklığa işaret ederek halkı bir ihanet sürecine dönüşen eğitim sistemine ve nihayet kaderine sahip olmaya çağırıyor. Şiir ve çağrısı o kadar evrensel ki, birçok ülkenin birden eğitim fotoğrafını çekmiş ve "işte bu haldesiniz" demiştir. Üzerinde düşünmek ve kendi payımızı çıkarmak dileğiyle.

 

M A A R İ F İ M İ Z

Neyimiz var övünecek, cehalettir maarifimiz,

Maarifin özüne de hıyanettir maarifimiz.

 

Ecnebi kalemiyle yazılmıştır programı,

Tutu kuşu dersi verir, o sıfattadır maarifimiz.

 

Ustalaşmış düzü eğri, eğriyi düz tanıtmaya,

Yazık millete, faciadır, musibettir maarifimiz.

 

Nerdeki bir aydınlık kapısı var, yedi yerden kilitli,

Bir karanlık uçurumdur, bir zulmettir maarifimiz.

 

Ecnebinin tamburuyla oynadığın yeter, tamamdır,

Uyan millet, kendi gözünle gör, gaflettir maarifimiz.

 

Gözlerini açabilsen bu ağır dev uykusundan,

İniltin çatar feleklere, felakettir maarifimiz.

 

Gençlere ne bir sanat, ne de hayat dersi verir,

Açar zillet kapısını, cehalettir maarifimiz.

 

Hırsızlara şerik devlet, doğruluktan ders öğretir,

Baştanbaşa kuru sözdür, nasihattir maarifimiz.

 

Bu devlete kulluk etmek, memlekete hıyanettir,

Hainliğe, satılmışlığa delalettir maarifimiz.

 

Ömrümüzün altı yıllık gül tacını yele veren,

Darülfünunda ne öğretir, sefalettir maarifimiz.

 

Müderrisler bile bile öğretime yalan katar,

Ona böylesi menfaattir, zelalettir maarifimiz.

 

O “hıyanet bahçesinden” gül derse de, susar yine,

Ne eylesin, ilacı yok, rezalettir maarifimiz.

 

Kimsesiz vatan, hünersizler, gayretsizler elindesin,

Baştanbaşa hıyanettir, cehalettir maarifimiz.

 

Kaynak:

Muhammed Hüseyin Şehriyar. 2005. Seçilmiş Eserleri. (Çev. H. Billuri), (Tertib edenler: N Rizvan, X. Quliyeva, İ. Qeribov.) Bakı: Avrasiya Pres (Azerbaycan). S. 400.