Ziyaret; ermiş, veli ve evliya olduğuna inanılan, saygı gösterilen ve önem verilen büyük zatların mezarlarının bulunduğu yere denir. Yatır kelimesine karşılık gelmektedir. Yaşadığımız bölgenin kültürel değerlerini bilme, öğrenme sorumluluğumuz olduğu bilincinden yola çıkarak Kars’ın Subatan köyünde bulunan biri Büyük diğeri Küçük Ziyarat denilen yatırlardan söz edeceğiz. En yaygın bilinen yatır ise Büyük Ziyarat’tır. Yatırlar hakkında bilinen efsaneleri köyde yaşayan bu konuya vakıf birinden derledik. Efsanelerin daha iyi anlaşılması açısından cümle yapıları düzeltilerek ve yerel ağız özellikleri giderilerek aktarılmıştır. Büyük Ziyarat’ın efsanesi şudur:

“Semente Ziyaratı, Kars’ın Subatan köyünün yaylasının önündedir, Büyük Ziyarat olarak bilinir.  Küçük Ziyarat ise köyün hemen yakınındadır. (Ziyaratın ismi anlatıcı tarafından “Semente Ziyaratı” olarak söylendi. Ancak Sementer ve Semet’in Ziyaratı olarak da bilinir.)

Büyük Ziyarat’ta bir şehidin mezarı bulunmaktadır. Bana da babam anlattı. Babam 110 yaşında vefat etti. Bu köyün imamıdır. Akbaba Ördekli’den yeni gelmişler buraya. O zaman bu köyde Ermeni ve Müslümanlar birlikte yaşarlarmış. Şimdiki okulun bulunduğu yer kiliseydi hatırımda var.”

O zaman yetim olan iki çocuk vardı. Bunlar kardeşti. Babamın daha çocuğu olmamıştı. Bu çocuklardan birinin adı Semet diğeri de Ayo idi. Ayo Semet’ten büyüktü. Ot biçimi zamanı (Haziran ayının son iki haftası ile temmuz ayının ilk iki haftasını kapsayan zaman dilimidir) babam Semet ile Ayo’yu yanına alıyor ve şu anki Semente Ziyaratı’nın olduğu muhite gidiyorlar. Öğle zamanı yaklaşıyor. Babam Ayo’ya diyor ki “Ayo, Semet öküzleri getirmeye gitti. Bir bak bakalım niye gelmedi?” Ayo da gidip bakıyor.  Babama diyor ki: “Hoca Efendi öküzler görünüyor Semet görünmüyor.” Babam da diyor ki: “Bir daha git bak öyleyse bir taraflarda yatıp kalmıştır.”

Ayo gidip bakıyor ki Semet yere düşmüş ağzından köpükler geliyor. Hemen babama koşuyor ve “Hoca Efendi Semet ölüyor.” diyor. Babam telaşla Semet’in yanına gidiyor. Bakıyor ki Semet yerde ağzından köpükler geliyor. Yanında da bir çubuk var.

Babam Ayo’ya gidip bir maşrapa su getirmesini söylüyor. Babam suyu okuyor ve Semet’in üzerine döküyor. Semet ayılıyor. Babam, “Semet sana ne oldu böyle?” diyor. Semet de; “Hoca Efendi öküzleri getirmek için heveslendim şu dalı kestim. Dalı keser kesmez orta boylu güzel bir delikanlı “Niye benim dalımı kestin, diye bir şamar vurdu ben de yere düştüm ve bu hale geldim.” Babam Ayo’ya orda bir şehit olduğunu ve taş getirip etrafını yapmalarını söylüyor.”

Bu olay 1928-1929 yıllarında yaşanıyor. Subatan köyünde her yıl istisnasız olarak yaylalar çıktıktan sonra ot biçimi zamanı köyde bulunan herkes tarafından Semente Ziyaratı’ndaki şehit için Allah’a kurban kesilir. Allahu Teâlâ’nın da o şehitlerin yüzü suyu hürmetine köylünün arazisini afetlerden koruduğuna inanılır. Kurban kesildikten sonra toplu olarak öğlen namazı da kılınır. Bu kurban kesme olayına civar köylerden de katılanlar olur. Kesilen kurbanların da etleri fakirlere dağıtılır.

Ziyaratta mezarının bulunduğuna inanılan şehidin kim olduğuna dair bir bilgi yok. Ancak Ermenilerin Türklere yaptığı katliamda şehit düşen birine ait olduğu kuvvetle muhtemel.  Hikâyede ağzından köpükler gelen Semet iyileşmiş, yaşlanmış torun torba sahibi olmuş. İzmir’e göç etmiş ve orada on yıl kadar önce vefat etmiştir.

Hikâyedeki imam ise bu hikâyenin derlendiği Remzi Paker’in babası ve aynı zamanda köyün imamı Ali Paker’dir. Ali Paker 110 yaşında vefat etmiştir.

Semente Ziyaratıyla ilgili anlatılan bir başka efsane ise, Yadigâr isminde bir yolcunun Subatan’a geldiğinde karşılaştığı bu durum üzerine köylülere “Siz nerde bir ağaç görseniz ona tapıyorsunuz” demiş. Geceleyin şehit gelip Yadigâr’ın bir sağ tarafına bir sol tarafına bir tokat atıyor. Yadigâr da odun gibi donuyor. Herkes ne olduğunu merak etmiş, içlerinden birisi “Akşam böyle söyledi gece de bu hale geldi” demiş. Hemen Remzi Paker’in babası Ali imam’a götürüyorlar. Hoca onlara bir keçi bulmalarını ve Ziyarat’ta kesmelerini söylüyor. Yadigâr’ın da orada uyumasını ister. O orada uyuduğunda görmesi gerekeni göreceğini belirtir.

Daha sonra şehit Yadigar’in bir sağ tarafına bir sol tarafına bir şamar vuruyor ve Yadigâr’ı uyandırıyor. Yadigâr’a da bir daha böyle bir saygısızlık göstermemesini söyleyerek iyileşmiş bir şekilde gönderir.

Anı Harabeleri yolu üzerinde Subatan köyüne varmadan birkaç km yakınındaki Küçük Ziyarat denilen yatırın hikâyesi de şöyle:

Öküz arabasının (kağnı) kullanıldığı zamanlarda geceye kalan yolcular Subatan‘da geceler, şafak vakti tekrar yola koyulurlarmış. Yolcular şafak vakti sökmeden yola çıkıyorlar ve şu anki küçük ziyarat denilen yerden bir ışığın yanıp yanıp söndüğünü görüyorlar. Bunu da orda bir şehidin olduğuna yoruyorlar.

Ziyaratlarda bulunan ağaçlara bez bağlayarak dilek tutulduğu da görülmektedir. Bu durumu bazı kesimler amacından sapmış yanlış bir durum olarak değerlendirirken; bazı kesim de dileğinin gerçekleşeceğini ümit ederek ağaçlara bez bağlamaya devam etmektedir.

Kaynak Kişi: Remzi Paker. Ziyaratların etrafına taş dizerek orayı ziyarat haline getiren imamın oğludur.

Derleyen: Cüneyt Dinler

Yer: Subatan, Kars

Tarih : 13.05.2011