İnsanoğlu, insan olmak için çalışmak ve üretmek, insan kalabilmek için de eğlenmek ve bilgelik biriktirmek durumundadır. İnsanoğlu dinsel ya da ulusal bayramların yanı sıra festival türü toplumsal bayramlar da yaşayarak eğlenir. Eğlenmenin çeşitli yol ve biçimleri icat edilmiştir. Toy, seyran, hıdırellez, koç katımı, nevruz, elfene… Buldukları her fırsatta insanlar eğlenmeye çalışmışlar, üretim ve eğlenceden bilgelik üretmiş, hayatın anlamını derinleştirmiş, yaşama sevinci elde ederek geleceğe umutla bakmış, hayatın zorluklarını güle oynaya karşılamışlardır.
Çağ değişti. Binlerce yıldır köylerde yapılan eğlenceler artık yapılamaz hale geldi. İçinde bulunulan zaman diliminde köylerden şehirlere doğru yapılan göç ile birlikte eğlenceleri şehir ortam ve imkânlarına uyarlayamayınca, eğlence anlayışı değişti, bazı eğlenceler yapılamaz, şehir hayatına göre kültür yeniden üretilemez oldu.
Köyde harman yerinde davul zurna ile yapılan toylar bile şehirde yapılamıyor. Gençlerin en mutlu günleri apartmanların bodrum katlarındaki izbe salonlarda çirkin sesli elektronik hoparlörlerin gürültüsünde geçiştirilmektedir.
Kültürel gelişmesini kendi değerleri üzerinden yükseltemeyenler, dışarıdan, başka kültürlerden eğlencelik ve festivaller almaya başlar, başka kültürlerle kültürlenmeye başlar. Böylelikle evrensel kültüre ulusal kültürden katkı yapılamaz olur. Sevgililer günü bunlardan biridir. “Karacaoğlan Yavuklular Günü”nü üretemeyenler, Saint Valentine Gününü kutlamak zorunda kalır!
VATAN
İnsanlık tarihi bir madalyonun iki yüzü gibidir. Bir yüzünde insanlığın gurur duyduğu uygarlık ürünleri, bilimsel buluşlar, sanatsal yaratılar, felsefi erdem ve değerler varken, diğer yüzünde katliamlar, soykırımlar, vahşet, sürgün gibi insanların diğer insanları maruz bıraktığı acılar ve barbarlık vardır.
İnsanın ilk ana vatanı anasının rahmidir.
İkinci vatanı çocukluğunun geçtiği yerdir.
Üçüncü vatanı yaşadığı yerdir.
Son vatanı atalarının mezarının olduğu yerdir.
İlkini saymazsak insan vatanında yaşar. Gurbeti, sılayı, memleketi dile getirirken insanın ölçüsü daima vatandır.
Vatan insanların esir veya köle olmadan kendi dili ve kültürünü, atalarından devraldığı şekliyle yaşadığı bir yerdir.
İnsanlık tarihi, insanların ya da devletlerin diğer insanlara yaşattığı katliamlar, soykırımlar, kaçakaç ve sürgünlük feryatlarıyla doludur. Bu acıları yaşayan toplumların başında Türk toplumu gelir. Tarihin çeşitli zamanlarında soykırımlara maruz kalmış, yakın zamanlarda bile Türkistan’da, Balkanlarda, Kafkaslarda ve Ortadoğu’da milyonlarca Türk vatanlarında katledilmiş, atalarının topraklarını ve evlerini terk etmeye zorlanmış, uzak iklimlere sürgün edilmişlerdir.
Vatan bizim için hep çok çok önemliydi. O kadar ki, tarihte hep dişimizi tırnağımıza takıp vatansız ve devletsiz kalmamaya gayret ettik. Yine de vatanımız işgallere uğradı, milletimizin bir kısmı imha edildi, vatansız bırakıldı. Vatanın değerini ve vatansızlığın nasıl bir zulüm olduğunu yaşayarak öğrenmiş bir milletin çocuklarıyız.
Vatan bizim için bir toprak parçası değil, kutsal bir yerdir.
Vatan onurumuz, namusumuz ve canımızdır.
Vatanseverlik karakterimizdir.
Vatanın önemini, vatanseverliğin sorumluluğunu canlı tutmak için her yıl 14 Kasım günü YURT GÜNÜ (veya Vatan Günü) olarak ilan edilmiştir. Bu tarih, 1828'de Rusya'nın işgaline uğrayan, 1944 yılında da vatanlarından tamamen koparılan Ahıska Türklerinin vatansız bırakıldıkları gündür.
Bu günde vatanın önemi, vatanseverlik duygusunun erdemi, vatana sahip çıkma, koruma ve güzelleştirme yolları üzerinde düşünülüp, eğlence ağırlıklı olarak kutlanacaktır.
YURT GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!..